Akşam Sefası Çay Seti
Ürün Talep Formu
Ürün Detayları
Ürün Kodu | A0703 |
Ambalaj | Karton Hediye Kutusu |
Ambalaj Ölçüsü | 27.5 x 28.5 x 9.5cm |
Ürünler | |
- Cam bardak (2 adet) | |
- Cam tabak (2 adet) | |
- Cam şekerlik (1 adet) |
Akşam Sefası Çay Seti kurumsal firmalar için neden doğru bir hediye tercihidir?
Türkler için çaysız bir dünya düşünülemeyeceğine göre; çayın demlenmesi, çayın servis edilmesi, çayın ikram edilmesi ve içilmesi ile ilgili birçok ekipman gereksinimi olmuştur. Bu ekipmanları işlevselliğinin yapında, göze hitap etmesi de büyük önem arz etmektedir. Çay içmenin keyif işi olduğu düşünülürse, sunum özenli olmalı ve çay içen kişiye göz zevki vermelidir. Bu sebeple her evde hem gündelik kullanım hem de misafire sunum için özenle satın alınmış çay bardakları, çay tabakları, çay kaşıkları ve çay tepsileri, kısaca çay setleri bulunur. İşte Akşam Sefası Çay Seti göze hitap eden -tamamen el emeği göz nuru- elle boyanarak üretilen zarif bir settir.
Akşam Sefası Çay Setini tasarlamamızdaki temel amaç, kurumsal hediye arayan firmalara farklı bir öneri getirmekti. Kurumsal hediye arayışındaki firmalar, devamlı farklı ve yenilikçi bir kurumsal hediye alternatifi sunmamızı beklerler. Akşam Sefası Çay Seti ürün tasarımıyla çok ilgi çekici, çok zevkli hediyelik bir settir. Özellikle yabancılar çayı Türklerle özdeşleştirdikleri için, özel tasarlanmış çay setlerine büyük teveccüh göstermektedirler. Akşam Sefa Çay Setinde bulunan çay bardakları ve şekerlikler tamamen el boyaması ürünlerdir.
Firmalar hediye kutusuna çok önem verirler. Akşam Sefası Çay Setinin el yapımı karton hediye kutusuyla keyifli bir sunumu vardır. Çay setinin hediye kutusunun kapağına altın varak firma logosunu basabildiğimiz için, kurumsal hediye amacına tam uyar. Böylece firmalar kendi kurumsal tanıtımlarını bu kurumsal hediye ile yapabilirler. Kurumsal hediye, etkinlik hediye, kurumsal tanıtım arayışında olan firmalara, Akşam Sefası Çay Seti çok zarif bir alternatiftir.
Çayın Tarih Yolculuğu
Çay, sanılanın aksine Türkiye’ye çok geç girmiştir.
Dünyada en çok çay tüketen ülkeler arasında Türkiye’nin bulunmasına rağmen,
Türkler 1900’lü yıllara kadar çayı tanımıyorlardı. Osmanlıdan gelen kültürle
Türkler tam bir ’kahve tiryakisi’ idi. Fakat bugün Türkiye'de çay, sudan sonra
en sık tüketilen içecek haline gelmiştir.
Çay
hakkında kısa bir tarih yolculuğu yapacak olursak; Çince ‘Ça’ kelimesinden
türetilmiştir. Bütün diller çay için bu kökten ürettikleri kelimeleri
kullanırlar. İlk olarak çaya Çin’de M.Ö. 2700 yıl önce yazılmış olan
belgede rastlanılmıştır. Fakat kayıtlar yalnız ilaç olarak kullanıldığını
belirtmektedir.
Çayın Çinlilerin milli içeceği
olması, ancak milattan 400 yıl sonradır. Orta çağlarda ticari ilişkilerin
başlamasıyla beraber yavaş yavaş çayın kıymeti de anlaşılmış ve bütün dünyaya
yayılmıştır. Miladi 350 yıllarında Çinliler gemilerle Seylan’a gidiyorlar ve
mallarını Arap ve İran gemilerinin getirdiği mallarla takas ediyorlardı. 8.yüzyıldan
itibaren Arap ve İran gemileri Çin’e kadar gittiler. 15.yüzyıldan itibaren çay
karayoluyla Orta Asya’ya geldi ve böylece Tibetliler onu genel olarak
kullanmaya başladılar.
Avrupa
çay hakkındaki haberleri ancak Haçlı seferleri sırasında alabildi. İlk
olarak 16.yüzyılda meşhur seyyahlar Giovanni Battista Ramusio (1559), L.
Almedia (1588) ve Tareira (1610) çaydan bahsetmişlerdir. Fakat çayın
hazırlanması hakkında kesin bir bilgi vermemişlerdir. 1610 yılında Hollanda-Doğu
Hindistan şirketinin gemileri ilk çayı Hollanda’ya getirdiler ve çok geçmeden
sevilen bir içecek oldu. Paris’e ilk çay 1635’te, Londra’ya 1650’de
geldi. Rusya’ya karayolundan 1638’de ulaştı. Almanya’ya ise 1647 yılında
girdi. Çayın halk tarafından da benimsenmesi birçok doktorun bunu tavsiye
etmesinden ileri gelmiştir.
Yapılan
araştırmalara göre Türkler'in çayla tanışıklığı Orta Asya’ya 12.yüzyıla
dayandığını söyleniyor. Bir Kazan Kırım Türk'ü ve dil islahatçısı olan
Abdül'l-Kayyum Nasıri'nin kitabı Fevakihü'l-Cülesa'da ilk çay içen Türk'ün Hoca
Ahmet Yesevi olduğu yazılıdır.
Türkiye’de
çay ziraatına ait ilk denemeler, II.Abdülhamit zamanında 1888 senesinde
Bursa’da yapılmış ve başarılı sonuçlar alınamamıştır. 1924 senesine Kafkasya’dan
getirilen tohumlar ile Rize’de bazı denemeler yapılmış ve iklime uygun tohum
kullanıldığı için iyi neticeler alınmıştır. 1939 yılında çıkartılan kanun ile
çay ziraatı büyük bir hızla gelişmiştir. Çay yetiştirme işi memleketimizde ilk
önce Rize civarında başlamış ve zamanla yayılmıştır. Bugün Karadeniz sahilinde Sürmene’den
Hopa’ya kadar olan bölgede, sahilden 500 m’ye kadar yükseklikte olan yerlerde çay
yetiştiriciliği yapılmaktadır.
Günümüzde
çay kültürümüzle öyle özdeşlemiştir ki; sohbetlerin, ikili muhabbetlerin,
yorgunluk atmanın, keyif yapmanın, konuşmaya girmenin, ortamı ısıtmanın olmazsa
olmazıdır. Sabah kalkar çay içeriz, işte çay içeriz, öğle yemeğinden sonra
içeriz, ikindi çayımız vardır, akşam çayımız var, iftar sonrası ilk işimiz çay
içmektir, akşam çay içmeden yatmayız. Kısacası biz gün boyu çay içeriz. Bu
kadar içimize giren bir içecek olunca da, ister istemez dilimizde çay ile
ilgili birçok deyim çıkmıştır… Tavşan kanı çay, kıtlama çay, çayı höpürdetmek, paşa
çayı, çay ikram etmek… Çaya, tarçından, karanfilden tutun zencefile kadar
birçok ekleme yapanımız da çoktur.